7.4.2010 / Bülent Çakar
Yayımlanma Tarihi : 07.04.2010 MÜKELLEFLER İÇİN KISA NOTLAR Birleşen KOBİ’lere Büyük Teşvik: Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Yasa Tasarısında, KOBİ’lerin 31.12.2009 tarihine kadar yaptıkları birleşmelerde çok önemli teşvik unsurları yer almaktadır. Bu birleşmelerde mevcut uygulamada yer alan devralınan kurumun birleşme tarihi itibariyle öz sermaye tutarını geçmeyen zararlarının mahsubunun yanısıra; Devralan kurum devralınan kurumun birleşme tarihindeki sabit kıymetlerini rayiç bedelle değerlemek suretiyle devralacak ve bilançolarına kaydedecektir. Oysa mevcut Kurumlar Vergisindeki “Devir” uygulamasında bu değerler mukayyet değer yani defterdeki değerleriyle bilançoya kaydedilir, dolayısıyla bu kıymetlerin el değiştirmesi nedeniyle ortaya çıkması muhtemel kazanç ertelenirdi. Tasarıdaki birleşme sözkonusu kazancın tamamen istisna olmasını öngörmektedir.Bu kazncın tamamı birleşme tarihi itibariyle birleşilen (devralan) şirketin sermayesine eklenecektir. Birleşme nedeniyle infisah eden kurumun, birleşme tarihinde sona eren hesap dönemi dahil olmak üzere, birleşilen kurumun üç hesap döneminde elde ettiği kazançlara Kurumlar Vergisi indirimli olarak uygulanabilecektir. Bu teşvik unsurlarından yararlanmanın şartı ise; Birleşilen kurum ve münfesih kurum tarafından, 01.4.2009 tarihinden önce verilen son aya ilişkin sigorta bildirgelerine göre istihdam ettikleri personel sayısının toplamından az olmamak üzere birleşme sonrası üç yıl süreyle personel istihdam etmeleridir. Türkiye'deki Yerleşik Kişiler Yurt Dışındaki Yerleşik Gerçek Kişilerden Sağladıkları Kredinin Faizi Üzerinden Stopaj Yapmayacaklar, Ancak Onlar Adına Münferit Beyanname Vermek Zorunda Kalabileceklerdir: Gelir Vergisi Kanununun 6'ıncı maddesinde, Türkiye'de yerleşmiş olmayan gerçek kişilerin sadece Türkiye'de elde ettikleri kazanç ve iratlar üzerinden vergilendirilecekleri hükme bağlanmıştır. Aynı Kanununun 75'inci maddesinin 6 numaralı bendinde ise; kaynağı ne olursa olsun "Her nevi alacak faizlerinin (adi, imtiyazlı, rehinli, senetli alacaklarla cari hesap alacaklarından doğan faizler ve kamu tüzel kişilerince borçlanılan ve senede bağlanmış olan meblağlar için ödenen faizler dahil) menkul sermaye iradı sayılacağı hüküm altına alınmıştır. Gelir Vergisi Kanununda alacak faizleri üzerinden stopaj yapılması öngörülmemiştir. GVK’nun 101'inci maddesinde, dar mükellefiyete tabi mükelleflerden yıllık beyanname vermeye mecbur olmayanların, vergisi tevkif suretiyle alınmamış menkul sermaye iratlarını ve diğer her türlü kazanç ve irada ilişkin ödemelerinin Türkiye'de yapıldığı yerin vergi dairesine münferit beyanname ile bildirmeye mecbur oldukları, bu kazanç ve iratlarla ilgili beyannamelerin ise bu kazanç ve iratların iktisap olunduğu tarihten itibaren 15 gün içinde ilgili vergi dairesine verilmesi, 107'inci maddede; dar mükellefiyette, mükellefin Türkiye'de daimi temsilcisi mevcutsa mükellef hesabına daimi temsilci, daimi temsilci mevcut değilse, kazanç ve iratları yabancı kişiye sağlayanların tarhiyata muhatap tutulacağı hüküm altına alınmıştır. Öte yandan dar mükellef kişilerin mukimi olduğu ülkelerle yapılan çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmalarının bulunması halinde, anlaşma hükümleri de dikkate alınacaktır. Nitekim Gelir İdaresi Başkanlığı’na bağlı Büyük Mükellefler Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından verilen 14.11.2008 tarih ve 33106 sayılı özelgede de aynı görüşlere yer verilmektedir. Yurt Dışındaki Banka ve Benzeri Finans Kurumlarından Alınan Krediler İle Diğer Kurumlardan Alınan Kredilere Ödenen Faizin Stopaj ve KDV Yükümlülüğü Yönünden Farklılığı: Kurumlar Vergisi Kanununun 30’ncu maddesinin 7-b bendine göre; yurtdışındaki finans kuruluşlarından temin edilen borçlanmalara ilişkin ana para, faiz ve kâr payı ödemeleri ile sigorta ve reasürans ödemeleri üzerinden vergi kesintisi yapılmaz 20.12.2006 tarih ve 2006/11447 Sayılı Kararnamenin Eki Kararın (2)’nci maddesinin (e) bendine göre; (i)-Yabancı devletler, uluslararası kurumlar veya yabancı banka ve kurumlardan alınan her türlü krediler için ödenecek faizlerden (katılım bankalarının kendi usullerine göre yurt dışından sağladıkları fonlar ve benzeri kaynaklar için ödedikleri kar payları dahil) %0, (ii)- Diğerlerinden %10 oranında vergi kesintisi yapılacağı belirtilmiştir. Dolayısıyla yurtdışında ki banka veya benzeri finans kuruluşlarına ödenen faizlerden stopaj yapılmayacak diğer kurumlara yapılan faiz ödemelerinden ise, çifte vergilendirmeyi önleme anlaşmaları göz önünde bulundurularak % 10 oranında stopaj yapılacaktır. Öte yandan Katma Değer Vergisi Kanununun 17/4-e maddesinde; banka ve sigorta muameleleri vergisi kapsamına giren işlemler ve tali acenteler dahil sigorta acente ve prodüktörlerinin sigorta muamelelerine ilişkin işlemleri ile Kurumlar Vergisi Kanununun 7 nci maddesinin (24) numaralı bendinde belirtilen kurumların kredi teminatı sağlama işlemlerinin katma değer vergisinden istisna olduğu hükme bağlanmıştır. 46 Seri No.lu Katma Değer Vergisi Genel Tebliği’nin “A – Yurt Dışından Temin Edilen Kredilerin Katma Değer Vergisi Karşısındaki Durumu” başlıklı bölümünde de; Banka ve sigorta muameleleri vergisine tabi tutulan kredi işlemleri ile aynı mahiyetteki kredi işlemlerini yapan, ancak Türkiye'de banka ve sigorta muameleleri vergisi yükümlülükleri öngörülmemiş olan yabancı banka ve diğer kuruluşların bu işlemlerinin katma değer vergisi karşısındaki durumu açıklanmış olup, yurt dışı kredi işlemlerinin Kanunun 17/4-e maddesi hükmü kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ve bu kapsamdaki işlemler nedeniyle ödenen faiz, komisyon ve bunlara ilişkin kur farklarının katma değer vergisine tabi olmadığı belirtilmiştir. Bu nedenle yurtdışında ki banka veya benzeri finans kuruluşlarına ödenen faizlerden KDV hesaplanmayacak, diğer kurumlara ödenen faizlerden KDV hesaplanarak sorumlu sıfatıyla Vergi Dairesine ödenecektir.