19.6.2018 / Bülent Çakar
Bülent ÇAKAR 18.06.2018 SÜRDÜRÜLEBİLİR BÜYÜME Ekonomi ilk çeyrekte yüzde 7,4 büyüdü. Yüzde 7.4’lük büyümenin üçte ikisi tüketimden, üçte biri yatırımdan kaynaklandı. Yatırım kalemi içinde makine teçhizat yatırımları yüzde 7 arttı, ancak makine teçhizat yatırımları, geçen yılın üçüncü çeyreğinde yüzde 15.7, son çeyreğinde ise yüzde 8.3 artmıştı. Dolayısıyla bu kalemin büyümesindeki yavaşlama büyümenin süreceğine ilişkin pek fazla umut vermedi. Nitekim, sanayi üretimindeki yavaşlama da bunu doğruladı. Büyümenin ana etkeni olan tüketim kaleminde, bireylerin tüketimi artarken, Devletin tüketimi azaldı. İhracatın büyümeye katkısı da geçen yılın aynı dönemine göre, önemli ölçüde azaldı. Fitch, Türkiye için yıl sonu itibarıyla büyüme beklentisini yüzde 4,5 olarak açıkladı. Bu oran, 2017 yıl sonu itibariyle gerçekleşen yüzde 7,4 oranının bir hayli altında olmakla birlikte, Türkiye için beklenen büyüme oranı civarında. Ancak, verilere bakıldığında 2019 ve 2020 yıllarında büyümedeki yavaşlama eğilimi sürebilir. Büyümede hedef, istikrarlı ve sürdürülebilir bir büyüme olmalıdır. Sürdürülebilir büyüme için ekonomideki kırılganlıkların ortadan kaldırılması veya en aza indirilmesi şarttır. Aksi takdirde, ekonominin, en küçük bir dış veya iç olumsuzlukta krizler ile karşı karşıya kalması kaçınılmazdır. Cari açık, dış borç, enflasyon gibi sürdürülebilir büyümenin önündeki engelleri ortadan kaldırmanın tek yolu, ekonominin yeniden yapılandırılması, başka bir deyişle yapısal reformlardır. Yapısal reformların esas ağırlığı ise hukuki ve idari düzenlemelerdir. Dünyaca ünlü ekonomist Daron Acemoğlu’nun ifadesi ile, ekonominin örgütlenme modeli ne kadar kapsayıcı ve özgürlükçü ise ekonomik gelişmişlik düzeyi o kadar fazladır. Kapsayıcı kurumların varlığı veya yokluğu, ekonomilerin gelişmiş veya az gelişmiş olmasının en büyük nedenidir. KÜRESEL EKONOMİ Küresel ekonomi bu yıl yüzde 3,3 büyürken, son yıllarda görülen dünya ticaretindeki korumacılık eğilimi, 2017 yılında dünya genelindeki doğrudan yabancı yatırımları yüzde 23 aşağı çekmiş.(*) BM Küresel Yatırım Raporuna göre, 2017'de dünyada doğrudan yabancı yatırımlar 1.43 trilyon dolara gerilemiş. 2007'de bu yatırımların büyüklüğü 1.91 trilyon dolar olarak gerçekleşmiş. Gelişmekte olan ülkelere doğrudan yabancı yatırım miktarı 671 milyar dolar olarak gerçekleşirken, 712 milyar Dolar ile zengin ülkeleri saymazsak, aslan payını 476 milyar dolarla gelişmekte olan Asya ülkeleri almış Burada dikkat çeken nokta, Asya’nın giderek yükselen bir ekonomik ve siyasi güç haline gelmesidir. Genç ve sayısal olarak büyük bir nüfusa sahip olması nedeniyle, ABD ve AB ile rekabet edecek düzeye gelen bir bölgesel güç odağı olmuştur. Çoğu futuriste göre, bu yüzyılın ikinci yarısından itibaren, ABD ve AB ekonomik ve siyasal olarak ikinci plana düşerken, Asya yükselişe geçecektir. (*)EVRİM KÜÇÜK/Dünya Gazetesi 11 Haziran 2018