29.5.2024 / Adnan YILDIRIM
Adnan YILDIRIM
Ekonomi Bakan Yardımcısı (2014-2015)
Türk Eximbank Genel Müdürü (2016-2019)
KAMUNUN TASARRUFLA İMTİHANI
17/Mayıs/2024_tarihli resmi gazetede, Cumhurbaşkanlığının 2024/7 sayılı 8 sayfalık yeni tasarruf genelgesi yayınlandı. Cumhurbaşkanlığınca (30/Haziran/2021 tarihli resmi gazetede yayınlanmış olan) tasarruf tedbirleri konulu 7 sayfalık benzeri içerikli bir önceki genelge (2021/14), yeni genelge ile yürürlükten kaldırıldı. Bu iki genelge arasında, yeni ekonomi yönetiminin göreve başlamasının 1,5 sonrasında Hazine ve Maliye Bakanının imzasıyla 17/Temmuz /2023 tarihinde tasarruf tedbirleri ile ilgili bir genelge daha yayınlanmış olup o genelgede; bir yandan bütçe ödeneği verilen kurum ve kuruluşların kendilerine verilen ödenek sınırları içinde kalınması, diğer yandan da ödenek verilmiş harcamaların gözden geçirilerek tasarruf edilmesi istenmişti. Bakanlık genelgesinde ayrıca 10 gün içinde bütün kurum ve kuruluşlarca alınan tasarruf önlemlerinin Hazine ve Maliye Bakanlığına bildirilmesi de istenmişti. Kamuda 2000 sonrasında; tasarruf tedbirleri ile ilgili olarak 2008, 2007, 2005, 2003, 2002 (2 genelge), 2001, 2000 (2 genelge) yıllarında kamu maliyesinin zorlandığı dönemlerde de benzer içerikli genelgeler çıkarılmıştır. Son genelgenin öncekilerden farkı; bütçe açığına ek olarak Türkiye ekonomisinde çift haneli yüksek enflasyon seviyesinin kronik hale geldiği, finansmana erişimin sınırlı ve yüksek maliyetli olduğu, ülke döviz rezervinin düştüğü; ayrıca alım gücü düşen toplum kesimlerinin kamuda tasarruf beklentisinin arttığı bir konjonktür yaşanıyor olmasıdır.
Maliye Bakanlığında göreve başladığım 1981’den beri bütçe açıklarının nasıl kapatılacağı konusu, kamunun ekonomiden sorumlu birimleri arasında çalışılan/tartışılan önemli bir konu olmuştur. Eminim bugünlerde de benzer durum yaşanmaktadır. Kamunun misyonu farklı birimleri arasında harcama ve tasarruflar konusunda değişik görüşler bulunmakta olup öyle olması da normaldir. Harcamacı, icracı kuruluşlarla gelir toplayan yada kamu finansmanından sorumlu kuruluşlardan bütçe dengesine ve bütçe açığının finanansmanına aynı boyuttan bakmalarının beklenmesi pek gerçekçi olmaz. Ancak konuya makroekonomik dengeler bakımından bakıldığında (anormal olayların yaşandığı dönemler hariç) ideal olan, bütçenin faiz dışı fazla vermesinin sağlanmasıdır. Aksi halde, sadece cari dönemde faiz yükü altında ezilmekle kalınmaz; giderek artan borçluluk nedeniyle izleyen yıllar da ipotek altına alınmış olur. Bu yaklaşımla 2024 bütçesini değerlendirmek gerekirse; 2024 bütçesi öngörülen haliyle sonuçlanırsa, ₺1,250 milyarlık faiz yüküne ilaveten ₺1.450 milyarlık faiz dışı açıkla sonuçlanacaktır. Bu durum mevcut kamu borcunun 2024 yılında artmaya devam edeceği anlamına gelmektedir. Kamunun 2024 yılında toplam ₺2.652 milyarlık bütçe açığının maliye politikası araçlarıyla düşürülmesinin iki enstrümanından biri olan bütçe gelirlerini öngörülenin ötesinde artırmak diğeri de harcamalarda tasarrufa gitmektir. Maliye politikası araçları ile kapatılamayan bütçe açığı dış finansmanla yani borçlanarak karşılanacaktır. Bu nedenle ekonomi yönetiminin amacı; maliye politikası araçlarını kullanarak bütçe açığını olabildiğince düşük tutmak, açığın gerektirdiği borçlanma ihtiyacını küçültmektir. Tasarruf yapılmaya çalışıldığı her dönemde önce; kamunun ödeme yükümlülüklerinin askıya alınması, KDV iadelerinin geciktirilmesi, teşvik/destek ödemelerinin sorgulanması gibi kamu finansmanının bir süreliğine rahatlatılması söz konusu olmaktadır. Genelgelerle taşıtlar, kamu alımları, binalar, seyahatler, haberleşme, tanıtım/temsil, kırtasiye, demirbaş, personel lojman ve servislerine dönük tedbirler alınmaktadır.
Bütçe Açığının Finansmanında Maliye Politikası Araçları
Yukarıda özetlediğimiz gibi 2024 yılında faiz dışı açığı küçülterek maliye politikası araçları ile kamunun borçlanma ihtiyacını azaltmanın ilk yolu, yıllardır hep olduğu gibi (bütçe gelirlerini, ağırlıklı olarak ta) vergi vd bütçe gelirlerini artırmaktır. Finansmana erişimin işletmeler ve bireyler bakımından kolay olmadığı, ayrıca fiyat istikrarını sağlamak amacıyla parasal sıkılaştırma ile ekonominin soğutulmaya çalışıldığı bu dönemde vergi oranlarının biraz daha artırılması pek mümkün görünmemektedir. Üstelik, 2023 seçimleri sonrasında oluşan yeni ekonomi yönetimi, kurumlar vergisinde 5 puan, KDV’de 2’şer puan ve ÖTV’de oran artışları ile işe başladı. Burada şu gerçeği de hatırlatmak gerekir ki Türkiyede bütçe açıkları, vergi gelirlerindeki artış oranlarının enflasyonun altında kalmasından değil bütçe harcamalarındaki artış oranlarının enflasyonun üzerinde gerçekleşmiş olmasından kaynaklanmaktadır. Vergi gelirleri düzenli olarak enflasyon oranları üzerinde artmaktadır. Maliye politikasının diğer tasarruf aracı ise harcama tarafı ile ilgilidir. Tasarruf tedbirleri ile bütçede öngörülen harcamaların artmasının engellenmesi yada mümkünse de düşürülmesi söz konusu olabilecektir. Eğer son genelge ile alınan tedbirler etkin bir şekilde uygulanabilirse, 2024 yılının kalan aylarında ₺100 milyarlık bir tasarruf yapılabileceği söylenmektedir. Öncelikle, miktarı yada bütçe açığına etkisinden bağımsız olarak sağlanacak her bir kuruş tasarrufu çok değerli buluyorum, zira kamu harcamalarının bedelini halk ödemektedir. Kamu hizmetleri aksatılmadan alınan her tedbirin de desteklenmesi gerektiğine inanıyorum. Ama asıl tasarrufun mevcut kamu bütçesi veri kabul edilerek değil bütçenin kendisinin sorgulanmasıyla yapılabileceğini düşünüyorum. Son tasarruf genelgesi ile yapılabilecek tasarrufun bütçe büyüklüğü içindeki payı %1’in altında, bütçe açığının da %3,7’sine tekabül etmektedir. Yılbaşı döviz kurları ile 2010 yılında $194 milyar, 2015 yılında $202 milyar, 2020 yılında $184 milyarlık devlet bütçesi 2024 yılında $374 milyara yükselmiştir… Döviz cinsinden ifade edilirse yeni tasarruf tedbirlerinin uygulanmasında başarılı olunursa yaklaşık $3 milyarlık bir tasarruf sağlanacaktır. Son yıllarda, ekonominin yurtdışı kaynağa erişiminin azalması yanında yurtiçi bankacılık kaynaklarının %50’sinden fazlasının kamu (TCM+Hazine) tarafından kullanılıyor olması nedeniyle Hazine borçlanmasının (içeriden ve dışarıdan) dövizle yapılıyor olması da dikkate alınarak 2024 yılında tasarruf edilebilecek olandan çok daha fazlasının, daha radikal tedbirlerle 2025 ve izleyen yıllarda yapılabilmesi gerekir. Ne yazık ki çok sayıda tasarruf genelgesine rağmen kamuda tasarruf ihtiyacı bir türlü bitmemiş, tam tersine giderek artmıştır. Son cümle; özel sektörde aylık asgari ücret ₺17.002 iken kamuda asgari ücretin (en düşük memur maaşının) ₺33.000 olduğu yerde kamuda tasarruf daha önemli hale gelmiştir.