2.4.2008 / Erdal Ulusel
Yayımlanma Tarihi : 02.04.2008
KDV İadesinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar Bazı mallarda katma değer vergisi oranlarının indirilmesi ve indirimli orana tabi işlemler nedeniyle aylık mahsup yoluyla iade edilebilme olanağının tanınması KDV iadesinin kapsamını genişletmiş, geçmişte iade mekanizması ile alakası olmayan firmaları sistemin içine çekmiştir. Bunların yanında mevzuatlardaki karmaşık hükümler, sadece sisteme yeni girmiş firmaları değil, öteden beri KDV iadesi ile uğraşan firmaları da zor durumda bırakmaktadır. Bir çok kurum yeni düzenlemelerle ortaya çıkan farklı problemlerle karşı karşıya kalabilmekte, maddi kayıplara uğrayabilmektedirler. Ayrıca yük hesabındaki yaşanan zorluklar zaman kaybına yol açmakta, diğer rutin işlerin gecikmesine yol açabilmektedir. KDV iadesindeki zorluklar, bilindiği gibi firmanın imalatçı olup olmamasına, indirimli orana tabi mal ve hizmet tesliminde bulunup bulunmamasına, malı satış şekline (direk ihracat, ihraç kayıtlı satış) vb. nedenlere göre değişkenlik arz etmektedir. A-Direk İhracat Yoluyla Yapılan Teslimlerde KDV İadesi: İmalatçı firmaların ürettikleri malları aracı-ihracatçı kullanmaksızın kendilerinin ihraç etmesi durumunda; iade açısından en büyük sorun yük hesabında yaşanmaktadır. Burada asıl amaç ihraç edilen mallara isabet eden yüklenilen KDV'nin doğru bir şekilde hesaplanmasıdır. Bu hesaplamaya yönelik herhangi bir standart şablon bulunmamaktadır. Önemli olan makul-mantıklı bir şekilde firma üzerinde kalan KDV yükünün ihracata isabet eden kısmının matematiksel olarak hesaplanmasıdır. Bu hesap yapılırken firmanın işlevi, hangi sektörde faaliyet gösterdiği de önemlidir. Örneğin �Dahilde İşleme İzin Belgesi� kapsamında KDV ödemeksizin hammadde ithalatı yapan bir firmada; ithalatı yapılan hammaddeden elde edilen ürünlerin ihracatında, KDV siz alınan hammaddenin yük hesabından elimine edilmesi dikkate alınması gereken önemli bir husustur. Bu durumda toplam hesap edilen yükten, KDV siz kısmının düşülmesi doğru bir uygulama olacaktır. Diğer yandan ihraç edilen mallar için düzenlenen gümrük beyannamelerinde �Dahilde İşleme İzin Belgesi� kapsamında alınan mallardan imal edildiklerine ilişkin şerhler konulmaktadır. Yanlış veya fazla konulan bu şerhler, zaman zaman iadenin reddine kadar gidecek sonuçlar doğurabilmektedir. Böyle bir durumla karşılaşmamak için ihraç edilen malların gümrük beyannamelerine, konulacak DİİB şerhlerinde gerekli özenin gösterilmesi gerekmektedir. Direkt ihracatta dikkat edilmesi gereken diğer önemli bir husus da mal ihracında fiili ihracatın gerçekleştiği tarihtir. Verilen muhtelif muktezalardan da anlaşılacağı üzere, iade talebinin tarihi; malın gümrük hattını terk ettiği tarih olması gerektiğidir. Öteden beri süre gelen gümrük beyannamesi üzerinde fiili ihraç tarihinin yazılması uygulamasına, Gümrük idaresi 2007/19 sayılı genelge ile son vermiştir. Bunun üzerine 107 no.lu KDV tebliğinde bu konuya değinilmiş ve 01.05.2007 tarihinden itibaren, gümrük beyannamesi kapanma tarihinin fiili ihraç tarihi olarak dikkate alınacağı açıklanmıştır. B-İndirimli Orana Tabi Teslimlerde KDV İadesi: KDV Kanununun 29 uncu maddesinde 5035 sayılı Kanunla yapılan değişiklikle; indirimli orana tabi işlemler dolayısıyla yüklenilen ve indirim yoluyla giderilemeyen KDV tutarlarının Bakanlar Kurulunca tespit edilecek sınırı aşan kısmının (2006 yılı için 10.000 YTL, 2007 ve sonraki yıllarda yeniden değerleme oranında artırılarak) yılı içinde vergilendirme dönemleri itibariyle mahsuben, yılı içinde mahsuben iade edilemeyen tutarların da izleyen yıl içinde mükellefin isteğine bağlı olarak nakden ya da mahsuben iadesi imkanı getirilmiştir. İndirimli orana tabi teslimler, %1 oranına tabi teslimlere ait I sayılı liste ile %8 oranına tabi teslimlere ait II sayılı listede yer alan mal ve hizmetlerden ibarettir. Aylar itibariyle kümülatif olarak hesaplanıp talep edilen iade tutarlarının sınırı aşan kısmı nakden alınamayacak, mükellefin kendisine ait ithalde alınanlar da dahil vergi borçlarına ve SSK prim borçlarına mahsup edilecektir. Bu alacakların, 01/10/2006 (bu tarih dahil) tarihinden itibaren elektrik ve doğalgaz borçlarına da mahsubu talep edilebilecektir. Yıl içinde mahsubu gerçekleştirilemeyen kısmı ise; mükellefin isteği doğrultusunda en erken izleyen yılın Ocak ayına ilişkin, en geç ise yine izleyen yılın Kasım ayına ilişkin beyanname ile talep edilecektir. Bu talep sırasında iadeye konu yük, yıl içinde mahsup edilen vergiler dikkate alınmadan hesap edilecek, bu tutardan yılı içinde mahsup edilen vergiler düşüldükten sonra kalan kısmın sınırı aşan kısmı "İade Edilebilecek KDV" olarak istenecektir. Ana hatları itibariyle dahi karışık olan iade sistemi içinde firmaların istemeden de olsa yanılgıya düşmeleri muhtemel görünmektedir. Örneğin Aralık döneminde mahsuben iade almak üzere talepte bulunan bir firmanın yıl içinde bu mahsubu gerçekleştirmesi mümkün değildir. Çünkü ödemelerinin büyük bir kısmını oluşturan vergi ve SSK borçlarına mahsup yaptırabilmesi, en erken izleyen yılın Ocak ayında olabilecek, dolayısıyla mahsup yıl içinde gerçekleşmediği için Ocak ayı içinde istenilen mahsup talebi kabul edilmeyecektir. Bu durumda firma düzeltme beyannamesi verecek ve Aralık ayında mahsup edemediği tutar için yıllık iade hesabı yapmak zorunda kalacaktır. Bu da en erken Ocak dönemi beyannamesi ile Şubat ayında yapılacağı için Aralık dönemine ait borçların mahsup edilebilme imkanı ortadan kalkacaktır. 99 nolu KDV Genel Tebliğinin �1.5-Yıl İçinde Mahsup Edilemeyen Vergilerin İadesi � bölümünde yapılan açıklamalardan uygulamanın yukarıda açıklandığı şekilde yapılması gerektiği sonucuna varılmaktadır. Ancak süresi içinde iadenin talep edilmiş ve gerekli evrakların vergi dairesine ibraz edilmiş olması ve nakden iade talep edilmemesi halinde mahsup işlemlerinin bir sonraki yılda yapılabilmesi gerekir. Dolayısıyla yılı içinde mahsup işlemi yapılmadığı için yıllık indirimli orana tabi işlemlerden dolayı iade talep edilmesi gerekli olmamalıdır. 99 no.lu KDV Genel Tebliği�nde belirtilen önemli bir husus da tam istisna kapsamına giren işlemler dolayısıyla (ihraç kayıtlı teslimler dahil) yüklenilen vergilerden indirim yoluyla telafi edilemeyenlerin ilgili işleme ilişkin usul ve esaslar çerçevesinde iade edileceğidir. Bilindiği gibi 3065 sayılı KDVK�nun 11/1-c maddesi kapsamında ihraç kayıtlı satış, ihracatçılar açısından yaygın bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. Tebliğ hükmünden anlaşılacağı üzere indirimli orana tabi malların ihraç kayıtlı satışı durumunda, indirim yoluyla telafi edilemeyen KDV tutarları tam istisna kapsamında değerlendirilerek buna ilişkin usul ve esaslar dahilinde iade edilecektir. Buna göre, ihraç kaydıyla teslim edilen indirimli orana tabi mallara ait yüklenilen KDV�ler, %1 ve %8 oranlı mallar için ayrı ayrı tespit edilecek ve beyannamenin Tablo-10 �ihraç kaydıyla teslimler� bölümünün yüklenilen KDV kısmına intikal ettirilecektir. Daha sonra beyanname üzerinde yüklenilen KDV ile hesaplanan KDV karşılaştırılacak ve bulunan fark �ihracatın gerçekleştiği dönemde iade edilecek yüklenilen KDV farkı� olarak ilgili satıra aktarılacaktır. Bundan sonra ise, iade edilecek yüklenilen KDV farkı içinde, fiili ihracatı dönem içinde gerçekleştirilenlere isabet eden yüklenilen KDV farkı Tablo-9 �diğer iade hakkı doğuran işlemler� aracılığıyla �iade edilmesi gereken KDV� satırına aktarılacaktır. C-Sonuç: Maliye idaresinin KDV iadesinden haksız kazanç elde etmek isteyenlere karşı almış olduğu önlemler, iade mekanizmasını karmaşık ve zor bir hale getirmiştir. Sadeleştirmeye yönelik yapılacak düzenlemelerin, hem idare hem de firmalar açısından yararlı olacağı düşüncesindeyiz.