Bize Ulaşın
KURUMSAL
Hakkımızda
Mesleki Bilgiler
Hizmetlerimiz
Ekibimiz
MEVZUATTAKİ GELİŞMELER
MAKALELER
Özel Sİrküler
İLETİŞİM
Ana Sayfa
Makaleler
Makaleler
Hukuk Sistemimizi Tartışmaya Açmak ve Bazı Yasa Tasarıları Hakkında Notlar
30.4.2008 / Bülent Çakar
Yayımlanma Tarihi : 30.04.2008
Bülent ÇAKAR Yeminli Mali Müşavir Batı Yeminli Mali Müşavirlik ve Bağımsız Denetim A.Ş. - Kurucu Ortak
Hukuk Sistemimizi Tartışmaya Açmak ve Bazı Yasa Tasarıları Hakkında Notlar Ülkemiz Avrupa Birliği süreci ile birlikte çok temel konuların masaya yatırılıp tartışıldığı bir süreci aynı anda yaşıyor. Değişim yasası doğadaki her şeyin değiştiğini söyler. Toplumları da bundan soyutlamak mümkün değil. Bilinen en eski mevzuat düzenlemesi olan Hammurabi kanunları döneminden beri toplumların düzeni belli bazı yazılı kurallarla sağlanıyor. Diğer bir deyişle her toplum kendi yasa yapıcılarının kendisine uygun gördüğü ölçülere göre dikilen elbisenin içine girmek zorunda. Toplumun alt yapısı (üretim güçleri) bu elbiseye sığmaz ise elbisede zamanla bazı tadilatlar yapılması gerekiyor ya da eski elbiseyi çöpe atıp yeni bir elbise dikmek gerekiyor. Bu nedenle, yasal düzenlemeler tarihin akışını belirleme yönünden her ne kadar birincil unsur değilse bile, bu akışı hızlandırıcı veya yavaşlatıcı bir fonksiyona sahip. Bilmem farkında mısınız hukukçularımız (Anayasa Mahkemesi başkanı ve eski Yargıtay Başsavcısı başta olmak üzere) şu günlerde çok temel bir konuyu tartışmaya başladılar. Hukuk sistemimizi (sadece yasal düzenlemeleri kastetmiyorum) çok esaslı bir şekilde değiştirecek bu polemik �yargıç bağımsızlığı� konusunda. Hukukçuların bir kısmı yargıçların tarafsız olmasını birincil öncelik olarak ele alıyor. Bir kısmı ise yargıç bağımsızlığını ilk sıraya koyuyor. Çok temel, çok heyecanlı, tartışmanın sonucuna göre ülkemiz hukuk tarihinde alınmış bir çok yargı kararının hukuki olmaması nedeniyle çöpe atılması sonucunu doğuracak bir tartışma. Tabii fiilen değil en azından vicdanen. Tartışmaların, hatta bazen en temel konuların ele alındığı tartışmaların bireyleri olduğu gibi toplumları da mutlaka geliştireceğini ve ilerleteceğini belirterek esas konumuza geçelim. Bu günlerde ekonomik ve ticari yaşamı biçimlendirecek bir çok kanuni düzenleme birbiri ardı sıra Mecliste kanunlaşıyor. Sosyal Güvenlik Yasası, Türk Ticaret Kanunu, Borçlar Kanunu, Gelir Vergisi Kanunu, Sendikalar Kanunu, Serbest Bölgeler ile ilgili tasarı taslakları bunlardan bazıları. Bunlardan bir kısmı Mecliste görüşülüp kabul edildi, bir kısmı Meclis komisyonlarında, bir kısmı da Bakanlar Kurulunda Meclise sevkedilmek üzere bekliyor. Önemli olduğunu düşündüğümüz bazı yasa tasarılarının düzenlemelerine aşağıda değineceğiz. Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı Bu tasarıda daha önceki yazılarımızda ayrıntılı olarak ele aldığımız Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunda yapılan bazı düzenlemelerin yanında Gelir Vergisi Kanununda ve Katma Değer Vergisi Kanununda da bazı düzenlemeler yapılmaktadır. Yapılan düzenlemelerden biri, 5084 sayılı Kanun ile 49 ile uygulanan stopaj vergisi, SSK primi, enerji ve arsa tahsisi teşviklerinden stopaj vergisi teşvikinin uygulandığı işyerlerinde bu teşvikten yararlanan ücretlere, bu sene başından itibaren yürürlüğe giren asgari geçim indirimi müessesesinin nasıl uygulanacağı konusundadır. Tasarıda bu ücretlere asgari geçim indirimi tutarının % 40�ının uygulanacağı belirtilmektedir. Tasarıda KDV Kanununun 29 ncu maddesinde yapılan düzenleme ile amortismana tabi iktisadi kıymetler için yüklenilen KDV�nin iade alınabilmesi konusunda Bakanlar Kurulu yetkilendirilmektedir. Bakanlar Kurulu bu yetkisini düşük oranlı mal ve hizmet grupları ile farklı sektörler bazında kullanacaktır. KDV iadesi alan mükellefler yönünden bunun olumsuz bir düzenleme olduğunu belirtelim. Veraset Ve İntikal Vergisi Kanununun Yürürlükten Kaldırılması ve Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı Tasarının 1 nci maddesiyle Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu yürürlükten kaldırılmaktadır. Gerekçe olarak, mükelleflerin bu vergiye uyumda karşılaştıkları güçlükler nedeniyle, fiilen intikal eden malların hukuki tescil işlemlerinin uzun yıllar boyunca yapılmaması ve bu nedenle bu durumun veraset yoluyla intikal eden malların fiili sahipliği (zilyetliği) ile hukuki sahiplerinin farklı kişiler olması sonucunu doğurması, resmi kayıtların güncellenmesindeki gecikmelerin ekonomik faaliyetlerin kayıtlılık düzeyinin artırılmasının önünde engel teşkil etmesi gösterilmektedir. Kısacası bu verginin uyum maliyetinin yüksek olması, kayıt ve tescil sürelerinde çarpıklıklar doğurması ve mali açıdan getirisinin çok az olması nedeniyle yürürlükten kaldırılması öngörülmektedir. Tasarının 2 nci maddesiyle 1.1.1998 tarihinden önce veraset yoluyla veya ivazsız intikal eden mallar için VİV beyannamesinin verilmeyeceği, 1.1.1998 ile bu tasarının kanunlaşıp yürürlüğe girdiği tarih arasında veraset yoluyla veya ivazsız olarak intikal eden ancak daha önce beyan edilmemiş mallar için VİV beyannamesinin bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 7338 sayılı VİVK�na göre verileceği ve ödeneceği belirtilmiştir. Veraset ve İntikal Vergisi Kanunu yürürlükten kaldırılmakla beraber, bu Kanunun vergi kapsamına aldığı ivazsız intikallerin vergilendirilmesine devam edilecektir. Tasarının 3�ncü maddesiyle GVK�nun 80�nci maddesinin sonuna 3�ncü bent olarak �Karşılıksız intikallerin gelir sayılan tutarı� ibaresi eklenerek, ivazsız intikaller sair kazanç ve irat olarak gelir vergisi kapsamına alınmıştır. GVK�na 82�nci maddesinden sonra gelmek üzere mükerrer 82. Madde eklenmiştir. Mükerrer 82. Maddeye göre veraset yoluyla vaki olanlar hariç olmak üzere, herhangi bir suretle karşılıksız olarak intikal eden iktisadi kıymetlerin VUK�na göre bulunan değerinin, 1.000.000 YTL ye kadar olan kısmının % 50 si, 1.000.001 YTL ile 5.000.000 YTL arsındaki kısmın % 60 ı 5.000.001 YTL ve üzerindeki kısmın % 70 i İntikalin gerçekleştiği takvim yılında hak sahibinin geliri sayılacaktır.. Karşılıksız olarak intikal eden malların Türkiye de bulunmaması halinde, kazanç Türkiye�de elde edilmiş sayılmayacak ve vergilendirilmeyecektir. GVK�nun 94�ncü maddesine eklenen 16 nolu bend ile; para ve mal üzerine yarışma ve çekiliş düzenleyenler ile spor müsabakaları ve at yarışlarına dayalı müşterek bahis düzenleyen gerçek ve tüzel kişiler ödedikleri ikramiyelerden GVK�daki vergi tarifesine uygun olarak tevkifat yapacaklardır. Tevkifat suretiyle vergilendirilen bu gelirler için beyanname verilmeyecek veya verilen beyannameye dahil edilmeyecektir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın Başbakanlık�a Gönderdiği Tasarıdaki Kıdem Tazminatı Fonu Hakkındaki Düzenleme Tasarıda, mevcut kıdem tazminatı uygulaması sona erdirilip, Kıdem Tazminatı Fonu kurulması öngörülmektedir. Mevcut düzenlemede bir işyerinde çalışan işçilerin işten ayrılmaları durumunda aşağıdaki hallerde kıdem tazminatına hak kazanılmaktadır. a) İşveren tarafından 4857 sayılı İş kanunun 25. Maddesinin II numaralı bendinde gösterilen ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzeri nedenler dışında iş sözleşmesinin feshedilmesi durumunda, b) İşçi tarafından 4857 sayılı İş kanunun 24. Maddesinde sayılan nedenlerden dolayı iş sözleşmesinin feshedilmesi durumunda, c) Muvazzaf askerlik dolayısıyla iş sözleşmesinin feshedilmesi durumunda, d) İşçinin bağlı bulunduğu kanunla kurulu kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik, veya malullük aylığı yahut toptan ödeme alması amacıyla iş sözleşmesinin feshedilmesi durumunda, e) Kadının evlendiği tarihten itibaren bir yıl içerisinde kendi rızası ile iş sözleşmesini sona erdirmesi durumunda, f) İşçinin ölümü sebebiyle iş sözleşmesinin son bulması halinde, g) Sosyal Sigorta Yasalarında değişiklik yapan 4447 sayılı yasa ile getirilen bir hükümle, 506 sayılı Kanunun 60. maddesinin birinci fıkrasının (A) bendinin (a) ve (b) alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı kanunun geçici 81. maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle, İşçinin işe başladığı tarihten itibaren iş sözleşmesinin devamı süresince her geçen tam yıl için işverence işçiye 30 günlük ücreti tutarında kıdem tazminatı ödenir. Kıdem tazminatının tavanı 2087,92 YTL dır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı tarafından hazırlanan ve Başbakanlık�a gönderilen �İstihdam Paketi� adı verilen tasarıda kıdem tazminatı ile ilgili düzenlemeler yer almaktadır. Bu Tasarıya göre kıdem tazminatına hak kazanma aşağıdaki hallerde söz konusu olacaktır: a) Bağlı oldukları kurum veya sandıklardan yaşlılık, emeklilik, malullük aylığı bağlanması yahut toptan ödeme almak amacıyla hizmet akitlerini feshetmeleri halinde, b) İşverence hizmet akdinin feshedilmesi durumunda işçinin hak kazandığı yaşlılık, emeklilik, malullük aylığı veya toptan ödeme almak amacıyla ilgili kuruma veya sandığa başvurması halinde, c) Adına en az 5 (veya 10 yıl) Fona prim ödenen işçinin isteği halinde, d) İşçinin ölümü halinde kanuni mirasçıları, kıdem tazminatına hak kazanacaklar. Tasarıya göre Sosyal Güvenlik Destek Primi ödenenler için sadece malullük aylığı şartlarının gerçekleşmesi veya ölüm halinde kıdem tazminatı ödenecek. Sistemin işleyişi şöyle olacaktır: Her ay işçinin bireysel fondaki hesabına, ücretin belirlenecek bir oranında (işçinin aylık ücretinin yüzde 3'ü öngörülüyor) prim yatırılacak, işçi de işten ayrıldığında bireysel fonda biriken parayı nemasıyla birlikte alacaktır. Taslağa göre, kıdem tazminatlarının değerlendirileceği bireysel emeklilik şirketini işveren, fonda biriken paralan değerlendirecek olan yatırım fonlarını ise İşçi belirleyecektir. Kıdem tazminatlarına herhangi bir vergi ya da benzeri kesinti uygulanmayacaktır.
ARŞİV
2024
2023
2022
2021
2020
2019
2018
2017
2016
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006