10.11.2008 / Akın Gencer Şentürk
Yayımlanma Tarihi : 10.11.2008
Geçmişten Bu Güne Limited Şirket Ortaklarının, Bu Şirketlerin Kamu Borçları'ndan Sorumluluğu Öğretide kamu borcunun farklı tanımlamaları yapılmakta ise de biz Kanunda yer alan Devlete, vilayet hususi idarelerine ve belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer'i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile; bunların takip masrafları hakkında bu kanun hükümleri tatbik olunur. Türk Ceza Kanununun para cezalarının tahsil şekli ve hapse tahvili hakkındaki hükümleri mahfuzdur. hükmünde yapılan tanımı esas almayı daha doğru bulmaktayız. [1] İşte tanımlanan bu kamu borçlarının bir limited şirkete ait olması durumunda, bu şirket ortaklarının hangi aşamada ve hangi şartlarla bu borçtan sorumlu olacağı yazımızın konusunu oluşturmaktadır. Limited Şirketlerin kamu borçları karşısında durumu 6183 sayılı A.A.T.U.H.K.nda düzenlenmiştir. [2] Uygulamanın başlangıcından bu yana Kanun hükmünde çeşitli değişiklikler olmuş, ilk anda küçük gibi gözüken bu değişikliler uygulamada radikal etkiler göstermiştir. Bu nedenle konu aşağıda tarihsel süreç içerisinde ele alınacaktır. Uygulamanın ilk yıllarından Kanunda yer alan hüküm Limited ortaklıkların ödenmeyen ve tahsil imkânı bulunmayan amme borçlarından dolayı ortaklar vazettikleri veya vazını taahhüt eyledikleri sermaye miktarında doğrudan doğruya mesul ve bu kanun hükümleri gereğince takibata tabi tutulurlar. şeklinde yalın bir düzenleme içermekte idi. [3] Bu düzenlemeye göre limited şirket ortağının bu şirket kamu borcundan sorumlu olabilmesi için; Limited şirkete ait kamu borcu, Limited şirketin bu borcu ödememesi, Limited şirketçe ödenmeyen bu borcun limited şirketten tahsil imkânının kalmamış olması, unsurlarının birlikte varlığı gerek ve şart olarak aranmakta idi. Ancak bu noktadan sonra limited şirket kamu borcundan dolayı şirket ortaklarının sorumluluğu yoluna gidilebilmekte idi. Limited şirketi ortağının sorumluluğu kusur sorumluluğu olmamakla birlikte bir sınırlamaya tabi idi. Bu sorumluluğun üst sınırı limited şirket ortağının şirkete koyduğu veya koymayı taahhüt ettiği sermaye tutarı kadardı. Bir fıkradan ibaret olan ve yalın bir şekilde düzenlenmiş bu hüküm 29.07.1998 tarihinden geçerli olmak üzere küçük bir değişikliğe uğradı. Maddenin yeni hali de eskisi gibi bir fıkradan ibaret olup düzenleme Limited şirket ortakları, şirketten tahsil imkânı bulunmayan amme alacağından sermaye hisseleri oranında doğrudan doğruya sorumlu olurlar ve bu Kanun hükümleri gereğince takibe tabi tutulurlar şekline gelmiş oldu. [4] Yeni düzenlemeye göre limited şirket ortağının bu şirket kamu borcundan sorumlu olabilmesi için; Limited şirkete ait kamu borcu, Borcun limited şirketten tahsil imkânının bulunmaması, unsurlarının birlikte varlığı gerek ve şart olarak aranmaya devam edildi. Yeni düzenlemenin getirdiği önemsiz ifade farklılığı yanında aslında en önemli değişim, eski metindeki sermaye miktarında kavramının sermaye hisseleri oranında kavramlarında yaşanmış oldu. Yeni düzenleme ile daha önce sermaye tutarı kadar olan sorumluluk sermaye hisseleri oranı esas alındığından herhangi bir üst sınıra tabi olmaktan da çıkarılmış oldu. Bu küçük ! değişikli sonucunda örneğin 5.000,00 YTL sermayeli bir limited şirkette %50 oran ile 2.500,00 YTL sermaye ile ortak olan bir kişi, şirketin örneğin 100.000,00 YTL olan kamu borcundan 29.07.1998 tarihinden önce en fazla 2.500,00 YTL ile sorumlu iken bu tarihten sonra aynı borcun 50.000,00 YTL.lik kısmından sorumlu olmaya başladı. Bir süre sonra yaşanan uyuşmazlıklarda oluşan yargısal içtihatların da etkisi ile 06.06.2008 tarihinden geçerli olmak üzere Kanunda yine küçük ! bir değişikli yapıldı. [5] Bu değişiklik ile madde hükmünde yer alan şirketten tahsil imkânı bulunmayan ifadesi şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan haline getirilmiş oldu. Kavramların değişmesi ile artık alacaklı kamu idaresinin asıl borçlu şirket hakkında yapacağı takibi sonuçlandırması gerekliliği de ortadan kaldırılmış oldu. Bu durumda idarenin, takibin her hangi bir aşamasında kamu borcunun tahsil edilemeyeceği gerekçesi ile ortağa yönlenmesinin de önü açılmış oldu. Kanunda tanımlanmamış olmakla birlikte, Tahsil edilemeyen amme alacağı terimi; "Amme borçlusunun bu Kanun hükümlerine göre yapılan mal varlığı araştırması sonucunda haczi kabil herhangi bir mal varlığının bulunmaması, haczedilen mal varlığının satılarak paraya çevrilmesine rağmen satış bedelinin amme alacağını karşılamaması gibi nedenlerle tahsil edilemeyen amme alacaklarını, Tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağı terimi; "Amme borçlusunun haczedilen mal varlığına bu Kanun hükümlerine göre biçilen değerlerin amme alacağını karşılayamayacağının veya hakkında iflas kararı verilen amme borçlusundan aranılan amme alacağının iflas masasından tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması gibi nedenlerle tahsil dairelerince yürütülen takip muamelelerinin herhangi bir aşamasında amme borçlusundan tahsil edilemeyeceği ortaya çıkan amme alacaklarını, ifade etmektedir. Tanımlar Maliye Bakanlığı na aittir. [6] Aynı değişikliklerin içinde yine 06.06.2008 tarihinden geçerli olmak üzere madde metnine, Ortağın şirketteki sermaye payını devretmesi halinde, payı devreden ve devralan şahıslar devir öncesine ait amme alacaklarının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur. ve Amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda pay sahiplerinin farklı şahıslar olmaları halinde bu şahıslar, amme alacağının ödenmesinden birinci fıkra hükmüne göre müteselsilen sorumlu tutulur fıkraları da eklenmiş oldu. Eklenen bu yeni fıkralar ile limited şirket kamu borçlarından sorumlu tutulacak ortakların kapsamı da genişletilmiş oldu. Artık 06.06.2008 tarihinden sonra yapılacak takiplerde; Limited şirkete ait kamu borcu, Borcun limited şirketten tamamen veya kısmen tahsil imkânının bulunmaması ya da tahsil edilemeyeceğinin anlaşılması, Unsurların varlığı yeterli olmaya başladığı gibi sorumlu tutulacak ortaklarda, Pay devri varsa devir öncesi borçlarda devreden ve devralanın birlikte müteselsilen sorumlu olacağı, Amme alacağının doğduğu veya ödenmesi gerektiği zamandaki pay sahiplerinin farklı olması durumunda yine bu ortakların birlikte müteselsilen sorumlu olacağı, şeklinde genişletilmiş oldu. Bu durumda limited şirket ortaklarının kimler olduğunun tespiti önem arz etmektedir. 6762 sayılı Türk Ticaret Kanununun 503 ve müteakip maddelerinde limited şirketlerin kuruluşu düzenlenmiş, Kanunun 511 inci maddesinde tescil ve ilan edilecek hususlar arasında; ortakların kimliği ve koymayı taahhüt ettikleri sermaye miktarları yer almış, 515 inci maddesinde şirket esas mukavelesinde yapılan her değişikliğin ilk mukavelede olduğu gibi tescil ve ilan edileceği, 519 uncu maddesinde de pay defterinin tutulacağı, bu deftere; ortakların ad ve soyadlarının, pay miktarlarının, vukuu bulan ödemelerin, payların devir ve intikali ve bu hususlarla ilgili değişikliklerin kaydedileceği hükme bağlanmıştır. Aynı Kanunun 520 nci maddesi hükmüne göre de ortaklık payının devri; tescil ve ilan edilmese de noter tasdikli devir sözleşmesi, ortakların devir işlemine muvafakatı ve devrin pay defterine işlenmesi ile hüküm ifade etmektedir. Bu hükümlerin birlikte incelenmesinden de görüleceği gibi, limited şirket ortaklarının kimliği ve şirketteki sermaye hisselerine ilişkin bilgiler; şirketin Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilan edilen ana sözleşmesinde, bu sözleşmede yapılan değişikliklerde, pay devrinin tescil ve ilan edilmemiş olduğu hallerde ise pay defterinde yer almaktadır. Zaten eskiden beri pay devirlerinde önemli olan bu hususların bundan sonra daha da yakından takibinde yarar bulunmaktadır. Gelinen son noktada yeni düzenlemeyi örnekleyecek olursak, 30.06.2008 tarihinde payını devrederek ortaklıktan ayrılan bir kişi, limited şirketin 30.06.2008 tarihi öncesine ait tüm kamu borçlarından sorumludur. Payı devralan kişinin de ortak olmadan önceki yani 30.06.2008 tarihinden önceki döneme ait kamu borçlarından dolayı, paylarını devraldığı ortak ile birlikte müteselsilen sorumluluğu vardır. 2008/06 dönemi KDV beyannamesi 2008/07 ayı içinde verileceğinden, 30.06.2008 tarihi itibariyle payını devreden eski ortak bu borcun ödenmesinden sorumlu olmaya devam edecektir. Aynı şekilde 2008/06 KDV beyannamesi 2008/07 ayında ödeneceğinden yeni ortağın da müteselsil sorumluluğu söz konusu olacaktır. Limited şirketin kamu borçlarından dolayı ortakların takibinde süreç aşağıdaki gibi işleyecektir: [7] Öncelikle şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağının doğduğu ve ödenmesi gerektiği zamanlarda şirket ortaklarının kimler olduğu ve bu ortakların sermaye hisseleri; şirket ana sözleşmesi, ana sözleşme değişikliği veya pay defterindeki kayıtlardan tespit edilecektir. Her bir ortağın sermaye hissesine göre takip konusu olan amme alacağından sorumlu olduğu tutar belirlenecektir. Şirketten tamamen veya kısmen tahsil edilemeyen veya tahsil edilemeyeceği anlaşılan amme alacağının ödenmesinden sermaye hissesi oranında sorumlu tutulması gereken ortağın, hissesini devredip devretmediği araştırılacak, hisse devrinin söz konusu olduğu hallerde, devralan şahsın devir tarihi itibarıyla vadesi geldiği halde ödenmemiş şirket borçlarından sorumlu tutulacağı tutar tespit edilecektir. Ortaklar hakkında takip muamelesine 6183 sayılı Kanunun 55. maddesine göre tanzim edilecek ödeme emrinin tebliği suretiyle başlanılacaktır. 6762 sayılı Kanunun 540. maddesinde, aksi kararlaştırılmış olmadıkça, ortakların hep birlikte müdür sıfatıyla şirket işlerini idareye ve şirketi temsile mezun ve mecbur oldukları hükme bağlanmıştır. Böyle bir durumda ortaklar hakkında 6183 sayılı Kanun uyarınca yapılacak takip; 35 inci madde hükümlerine göre sermaye hisseleri oranında olmayacaktır. Ortakların hepsi kanuni temsilci sıfatına haiz olacaklarından, haklarındaki takip 6183 sayılı Kanunun mükerrer 35 inci maddesine göre, amme alacağının tamamından müşterek ve müteselsil sorumluluk esasına göre yürütülecektir. 6183 sayılı Kanunun "Amme alacaklarının korunması" başlıklı ikinci bölümünde yer alan teminat isteme, ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk ve diğer koruma hükümleri, yeterli şartların varlığı halinde bu tebliğdeki düzenlemeler dikkate alınarak amme borçlusu sayılan ortak hakkında da uygulanacaktır. 6183 sayılı Kanunun 35 inci maddesinde 4369 sayılı Kanunla yapılan değişiklik 29.07.1998 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu itibarla, 29.07.1998 tarihi ve bu tarihten sonraki dönemlere ait olan amme alacakları, limited şirketten tahsil imkânı bulunmaması halinde yukarıda belirtilen esaslar çerçevesinde ortaklardan takip ve tahsil edilecektir. Bu tarihten önceki dönemlere ait amme alacakları ise ortaklardan kanun değişikliği öncesi hükümlere göre takip ve tahsil edilecektir. 6183 sayılı Kanunun 35 inci maddesinde 5766 sayılı Kanunla yapılan değişikliklerin usul hükümlerine yönelik olması ve 5766 sayılı Kanunun geçici 1 inci maddesi hükmü gereğince 5766 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tahsil edilmemiş bulunan amme alacakları için de uygulanacaktır. [1] 6183 sayılı A.A.T.U.H.K. md. 1 [2] 6183 sayılı A.A.T.U.H.K. md. 35 [3] 6183 sayılı A.A.T.U.H.K. 35. md.nin 4369 sayılı Kanunun 21. md. İle değişmeden önceki şekli. [4] 6183 sayılı A.A.T.U.H.K. md. 35, 4369 sayılı Kanunun 21. md. ile 29.07.1988 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiştir. [5] 6183 sayılı A.A.T.U.H.K. md. 35, 5766 sayılı Kanunun 3. md. ile 06.06.2008 tarihinden geçerli olmak üzere değiştirilmiştir. [6] Maliye Bakanlığı-Tahsilat Genel Tebliği A2-RG:29.06.2008-26921 [7] Maliye Bakanlığı-Tahsilat Genel Tebliği A2-RG:29.06.2008-26921