Bize Ulaşın
KURUMSAL
Hakkımızda
Mesleki Bilgiler
Hizmetlerimiz
Ekibimiz
MEVZUATTAKİ GELİŞMELER
MAKALELER
Özel Sİrküler
İLETİŞİM
Ana Sayfa
Makaleler
Makaleler
Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun
18.11.2008 / Bülent Çakar
Yayımlanma Tarihi : 18.11.2008
Bülent ÇAKAR Yeminli Mali Müşavir Batı Yeminli Mali Müşavirlik ve Bağımsız Denetim A.Ş.- Kurucu Ortak
Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun Hükümetin Meclise sevkettiği tasarı 13 Kasım 2008 tarihinde TBMM de oylanarak 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanun adıyla kabul edilmiştir. Tasarının gerekçesinde yer alan Türkiye nin üretim, istihdam ve enflasyon sorununu kalıcı halde çözebilecek yatırım gerekliliğine kaynak yaratılması, yirmi altı çeyrektir kesintisiz büyüme başarısını yakalayan Türkiye ekonomisinin canlılığının devam ettirilmesi ve yaşanmakta olan küresel mali krizin ülkemiz açısından en az hasarla atlatılabilmesi için ihtiyatlılık açısından önemli bir kaynak sağlanması ve işletmelerin sermaye yapılarının güçlendirilmesi amaçlanmaktadır. İfadesi Tasarının amacını özetlemektedir. Hükümet Tasarının genel gerekçesinde, ülkemizde uzun yılar boyunca kalıcı güven ve istikrarın sağlanamamış olması nedeniyle milli servet unsurlarından bir kısmının yurt dışına çıkarılmış olduğunu, varlıkların yurt dışına çıkarılmasında, kambiyo mevzuatında yer alan hükümlerin, Türkiye de mevcut olan ağır vergi yükünün, yurt dışında uygulanan teşviklerin ve sağlanan imkânların da etkin olduğunu savunmakta, öte yandan 2001 yılından bu yana uygulanan ekonomik ve mali politikalar ile siyasi ve ekonomik istikrarsızlık faktörlerinin giderildiğini belirtmektedir. Tasarı gerekçesinde, günümüz Türkiye sınde büyüme perspektifine olan güven artırıcı gelişim trendinin istikrar kazandığı, kambiyo ve vergi mevzuatında yer alan kısıtlamaların kaldırıldığı ve vergi oranlarının önemli ölçüde düşürüldüğü, ayrıca, enflasyonun yol açtığı tahribatı gidermek ve mükelleflerin gerçek kazançları üzerinden vergilendirilmesini sağlamak amacıyla enflasyon muhasebesi uygulamasının getirildiği ve yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik olarak önemli adımlar atıldığı belirtilmektedir. Ayrıca 1/1/2006 tarihinden itibaren, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarına getirilen basit vergilendirme sisteminin Türkiye deki sermaye piyasasının gelişme eğilimine girmesine büyük ölçüde katkıda bulunduğu belirtilmektedir. Yani yurt dışında tutulan varlıkların Türkiye ye getirilmemesi için hiçbir neden kalmadığı savunulmaktadır. 5811 sayılı Kanunun 1 nci maddesine göre, Kanunun amacı; gerçek ve tüzel kişilere ait olup yurt dışında bulunan para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçlarının ekonomiye kazandırılması ve taşınmazların kayda alınması ile yurt içinde bulunan ancak işletmelerin öz kaynakları içinde yer almayan bu türden varlıkların sermaye olarak konulmak suretiyle işletmelerin sermaye yapılarının güçlendirilmesini sağlamaktır. Gerçek Veya Tüzel Kişilerin Yurtdışında Bulunan Varlıklarının Beyanı: Gerçek veya tüzel kişilerce, 1 Ekim 2008 tarihi itibarıyla sahip olunan ve yurt dışında bulunan; para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile varlığı kanaat verici bir belgeyle ispat edilen taşınmazlar, Kanunun yayımlandığı ayı izleyen üçüncü ayın sonuna kadar Yeni Türk Lirası cinsinden rayiç bedelle banka veya aracı kuruma bildirilir ya da vergi dairelerine beyan edilir. Bu kıymetler, Vergi Usul Kanunu uyarınca defter tutan mükellefler tarafından beyan tarihi itibarıyla kanuni defterlere kaydedilebilir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu Kanun hükümleri uyarınca kanuni defterlerine kaydettikleri kıymetler için pasifte özel fon hesabı açarlar. Bu fon hesabı, sermayenin cüzü addolunur, sermayeye ilave dışında başka bir amaçla kullanılamaz, işletmenin tasfiye edilmesi halinde ise vergilendirilmez. Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca gösterirler. Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaz. Beyan edilen varlıklarla ilgili olarak VUK nun amortismanlara ilişkin hükümleri uygulanmaz. Bu varlıkların elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gider veya indirim olarak kabul edilmez. Bu hükmün tersine yorumlanmasından anlaşılan bu varlıkların elden çıkarılması karşılığında elde edilen karların vergiye tabi tutulacağıdır. Ancak Kanunda bu karların Kurumlar Vergisinde yer alan gayrimenkul ve iştirak hisseleri satış kazancı istisnasından yararlanamayacağı yönünde bir hüküm bulunmamaktadır. Bu düzenleme ile işletmeye kaydolunan bu kıymetlerin iki yıl sonra satıldığında satış kazancının istisnaya tabi tutulabileceğini düşünüyoruz. Vergi dairelerine beyan edilen varlıkların değeri üzerinden % 2 oranında vergi tarhedilir ve bu vergi, tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenir. Bu suretle ödenen vergi, hiçbir suretle gider yazılamaz ve başka bir vergiden mahsup edilemez. Bildirildiği veya beyan edildiği halde, 1 Ekim 2008 tarihi itibariyle yurt dışında bulunduğu kanaat verici belge ile tevsik edilemeyen ve bildirim veya beyanın yapıldığı tarihten itibaren bir ay içinde Türkiye ye getirilmeyen veya Türkiye deki banka ya da aracı kurumlarda açılacak bir hesaba transfer edilmeyen para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları dolayısıyla 1 Ocak 2008 tarihinden önceki dönemler için vergi incelemesine ilişkin muafiyetten yararlanılamayacaktır. Gelir veya Kurumlar Vergisi Mükelleflerinin Türkiye de Bulunan Varlıklarının Beyanı: Gelir veya kurumlar vergisi mükelleflerince sahip olunan ve Türkiye de bulunan ancak 1 Ekim 2008 tarihi itibarıyla kanuni defter kayıtlarında işletmenin özkaynakları arasında yer almayan para, altın, döviz, menkul kıymet ve diğer sermaye piyasası araçları ile taşınmazlar, bu Kanunun yayımlandığı ayı izleyen üçüncü ayın sonuna kadar Yeni Türk Lirası cinsinden rayiç bedelle vergi dairelerine beyan edilir. Bilanço esasına göre defter tutan mükellefler, bu Kanun hükümlerine göre Vergi Usul Kanunu uyarınca kanuni defterlerine, taşınmazlar dışındaki varlıklarını banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatırmak suretiyle kaydederek pasifte özel fon hesabı açarlar. Bu fon hesabı, sermayenin cüzü addolunur ve beyan tarihinden itibaren altı ay içinde sermayeye ilave olunur. Serbest meslek kazanç defteri ile işletme hesabı esasına göre defter tutan mükellefler, söz konusu kıymetleri defterlerinde ayrıca gösterirler. Bu varlıklar dönem kazancının tespitinde dikkate alınmaz. Defter tutma yükümlülüğü bulunmayan gelir vergisi mükellefleri, taşınmazlar dışındaki varlıklarına ait tutarları banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatırırlar, bunlar için ayrıca diğer şartlar aranmaz. Yurt dışındaki kıymetlerin kayıt altına alınmasından farklı olarak, yurt içindeki kıymetlerin kayıt altına alınmasında; mükellefler taşınmazlar dışındaki varlıklarını banka ve aracı kurumlardaki hesaplara yatırmak ve pasifte açtıkları özel fon hesabını beyan tarihinden itibaren altı ay içinde sermayelerine ilave etmek zorundadırlar. Beyan edilen varlıklarla ilgili olarak VUK nun amortismanlara ilişkin hükümleri uygulanmaz. Bu varlıkların elden çıkarılmasından doğan zararlar, gelir veya kurumlar vergisi uygulaması bakımından gider veya indirim olarak kabul edilmez. Yukarıda da belirttiğimiz gibi, bu hükmün tersine yorumlanmasından anlaşılan bu varlıkların elden çıkarılması karşılığında elde edilen karların vergiye tabi tutulacağıdır. Ancak Kanunda bu karların Kurumlar Vergisinde yer alan gayrimenkul ve iştirak hisseleri satış kazancı istisnasından yararlanamayacağı yönünde bir hüküm bulunmamaktadır. Bu düzenleme ile işletmeye kaydolunan bu kıymetlerin iki yıl sonra satıldığında satış kazancının istisnaya tabi tutulabileceğini düşünüyoruz. Vergi dairelerine beyan edilen varlıkların değeri üzerinden % 5 oranında vergi tarhedilir ve bu vergi, tarhiyatın yapıldığı ayı izleyen ayın sonuna kadar ödenir. Bu fıkraya ve dördüncü fıkraya göre ödenen vergi, hiçbir suretle gider yazılamaz ve başka bir vergiden mahsup edilemez. Beyanda bulunulduğu halde bilanço esasına göre defter tutmayan mükelleflerce söz konusu varlıklara ilişkin tutarların banka ve aracı kurumlara yatırılmaması, bilanço esasına göre defter tutan mükelleflerce ise süresi içinde sermaye artırımında bulunulmaması hallerinde 1 Ocak 2008 tarihinden önceki dönemler için vergi incelemesine ilişkin muafiyetten yararlanılamayacaktır. Bu düzenleme uyarınca verilmesi gereken beyannamelerin şekil, içerik ve ekleri ile verileceği yeri ve Kanunun uygulanmasına ilişkin diğer usul ve esasları belirlemeye Maliye Bakanlığı yetkili kılınmıştır. Banka Ve Aracı Kurumların Stopaj Yükümlülüğü Banka ve aracı kurumlar, kendilerine bildirilen varlıklara ilişkin olarak % 2 oranında hesapladıkları vergiyi, bildirimi izleyen ayın onbeşinci günü akşamına kadar vergi sorumlusu sıfatıyla bir beyanname ile bağlı bulundukları vergi dairesine beyan eder ve aynı sürede öderler. Bildirilen Varlıklar İçin Vergi İncelemesi ve Vergi Tarhiyatı Yapılmayacaktır: Gerek yurt içinde, gerek yurt dışında olup banka ve aracı kurumlara bildirilen veya vergi dairelerine beyan edilen varlıklar nedeniyle 1 Ocak 2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacaktır. Diğer nedenlerle bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten sonra başlayan 1 Ocak 2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin vergi incelemeleri sonucu gelir, kurumlar ve katma değer vergisi yönünden tespit edilen matrah farkından, bu Kanun kapsamında beyan edilen tutarlar mahsup edilerek tarhiyat yapılır. Yani bu kanuna göre bildirilen ve beyan edilen tutarlar, 1.1.2008 den önceki dönemlerde elde edilmiş kayıtdışı kazanç olarak kabul edilmektedir. Düzenleme, bu tutarları kurumlar vergisinde yüzde 20, gelir vergisinde yüzde 15-35 oranında vergilemek yerine %2 veya % 5 oranında vergileyerek af kapsamına almaktadır. Bu kapsama KDV ve ÖTV gibi diğer vergilerde girmektedir. Bu düzenlemenin geçmiş yıllarda çıkarılan matrah artırımına dayanana af kanunlarından farkı, esas olarak vergi tahsilatını değil yurt dışındaki ve yurt içindeki kıymetlerin ekonomiye kazandırılarak ekonominin krizle mücadelede daha güçlü olmasını sağlamaktır. Düzenlemenin vergisel açıdan çok avantajlı olduğu şöyle bir örnekle açıklanabilir: 2005 yılına ilişkin 500.000 YTL kayıtdışı kazancını sadece yüzde 5 vergi ile kayıt altına sokup sermayesine ekleyen bir mükellef hakkında her hangi bir sebeple, örneğin kanunen kabul edilmeyen giderlerin varlığı nedeniyle 2008 den önceki herhangi bir yıla ilişkin cezalı kurumlar vergisi tarhiyatı yapıldığında, bulunan matrah farkından 500.000 YTL mahsup edilecek ve kalan kısım için cezalı tarhiyat yapılabilecektir. Devam eden incelemelerin bu düzenlemeden yararlanıp yararlanamayacağı net değildir. Madde metni yararlanamayacağı yönünde bir izlenim verse de 1 Ocak 2008 tarihinden önceki dönemlere ilişkin hiçbir suretle vergi incelemesi ve vergi tarhiyatı yapılmayacaktır ifadesi bu maksadı zedelemektedir. Yurt Dışı Kazançların Türkiye ye Transferi: Tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların; Kanuni ve iş merkezi Türkiye de bulunmayan kurumlara ilişkin iştirak hisselerinin satışından doğan kazançları, Kanuni ve iş merkezi Türkiye de bulunmayan kurumlardan elde ettikleri iştirak kazançları, Yurt dışında bulunan işyeri ve daimi temsilcileri aracılığıyla elde ettikleri ticari kazançları, 30 Nisan 2009 tarihine kadar elde edilenler de dahil olmak üzere, bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 31 Mayıs 2009 tarihine kadar Türkiye ye transfer edilmesi kaydıyla gelir veya kurumlar vergisinden müstesnadır. Öte yandan tam mükellefiyete tabi gerçek kişiler ile kurumların kanuni ve iş merkezi Türkiye de bulunmayan kurumların tasfiyesinden doğan kazançları, 31 Ekim 2009 tarihine kadar Türkiye ye transfer edilmiş olması kaydıyla gelir ve kurumlar vergisinden müstesnadır. Kanunun Başarı Şansını Azaltan Unsur Kayıt Altına Alınan Varlıkların Sadece Vergi Affından Yararlanması, Diğer Kanunlara İlişkin Müeyyideleri Önlememesidir: Meclise sevkedilen Kanun tasarısında yurt dışından getirilen varlıklar konusunda 1567 sayılı Türk Parasının Kıymetini Koruma Hakkında Kanun, 47 nci maddesinin (A) fıkrası hariç olmak üzere 2499 sayılı Kanun, 4458 sayılı Gümrük Kanunu, 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu ve 213 sayılı Kanun kapsamında yer alan suçlar ve kabahatler hakkında beyan edilen varlıklarla sınırlı olarak soruşturma ve kovuşturma yapılmayacağı ve idari para cezaları uygulanmayacağı (güveni kötüye kullanma, dolandırıcılık, zimmet, uyuşturucu ticareti, sahtecilik, insan ticareti, parada sahtecilik, hırsızlık, göçmen kaçakçılığı, rüşvet, yağma (gasp), silahlı ve silahsız suç örgütleriyle ilgili suçlar hariç) yönünde hükümler varken Kanunun Mecliste kabul edilen şeklinde bu hükümler bulunmamaktadır. Dolayısıyla söz konusu varlıklar nedeniyle cezalı vergi tarhiyatı dışında diğer bütün kanuni müeyyideler uygulanacaktır.
ARŞİV
2024
2023
2022
2021
2020
2019
2018
2017
2016
2015
2014
2013
2012
2011
2010
2009
2008
2007
2006